5 Nisan 2016 Salı

Hindistan'a yolculuk (20-21 Mart 2016)

Ve sonunda Hindistan'a gidiyorum.Yıllardır süregelen büyülü bollywood dünyasının  içine çektiği Hindistan beni çağırıyordu.Ama nedense çok ahım şahım bir heyecan içerisinde değildim.Belki  sakin bir karaktere sahip olmamın etkisidir bilmiyorum ama yine de düşünceler beynimde çark etmiş dolanıyordu.Nelerle karşılacağımdan çok karşılaştığımda neler hissedeceğimin düşüncesiydi bu..
Derken tembel ben binlerce kilometre ötedeki uzak ülkeye üşenmeyip gitmeye kalkıştım ama uçağa az kalsın kaçırıyordum.Rahmetli Zeki Müren'in (Düğün Gecesi) filmindeki meşhur repliği "Durdurun uçağı inecek var " ın binecek var versiyonunu yaşadım adeta.O kan ter içinde koşarken ki son 5 dakika zihnimden geçenler benim aklıma başıma getirdi ve bundan sonra plana programa harfiyen uyma kararı aldım.Akşam 20:10 uçağının biraz gecikmeli de olsa hareketiyle aktarma noktası olan Bişkek'e yol aldım.Sabah 5 gibi Bişkek Manas havalimanına indiğimde pasaport kontrol noktası alanında hareketleri ve tipinden gözüme kestirdiğim ve 'Türk müsün?' sorusunu yönelttiğim Mükremin abimle tanıştım.O da gezmeyi seven fotoğraf tutkusu bir insandı.Hindistana benim gibi bir ilgisi yoktu ama gerek orada yaşayan arkadaşının daveti gerekse sağdan soldan aldığı telkinler onu bu fotoğraf çekmek için biçilmiş kaftan olan bu ülkeye çekmişti.
Manas Havalimanı (Bişkek)
Manas Havalimanı (Bişkek)

Daha sonra çok geçmeden yaşını başını almış bir amca teyze ve kızlarıyla karşılaştık.Onlarda bir tanıdıklarının daveti üzerine Hindistana gidiyorlarmış ve orada bir tura katılacaklarını belirttiler.Böylece Hindistan'a giden ufak çapta bir Türk kafilesi oluşturmuş olduk.Hava limanında biraz oyalandıktan sonra zaman geçiremeyeceğimizi anlayınca Mükremin abi ile bir dolmuşa atlayıp Bişkek merkeze gidip biraz hava almak ve kahvaltı yapma kararını aldık.

Sabahın erken saatlerinde hummalı bir pazar kurulma aşaması vardı.Pazarda en çok bulunanlar bu pidelerdi.


Üzerimizde Kırgız parası (Som) olmadığından 1$ işimizi gördü ve yarım saat süren yolculuktan sonra merkeze vardık.Orada hava limanındaki bizi on katı fiyata  şehre götürmek için can atan fakat bir şekilde atlattığımız Türk taksi şoförünün tavsiyesi üzerine Taksim kafe denilen Türk mekanını aradık.Bu esna da pazar yerini filan da gezdik.O esnada polis mi zabıta mı bilinmeyen güvenlik güçleri tarafından kısa bir süre alıkonulup arandıktan sonra salındık.Gerek hava limanındaki muamele  gerek lokal insanlar buranın Türk yurdu değilde mimari yapısı ve insanlarıyla bir sovyet ülkesi olduğunu gösteriyordu adeta.Havamız kaçmıştı geçte olmuştu ve kahvaltı işini boş verip tekrar dolmuşa binip iki kişi 1$ a havalimanına gittik.Check in ve pasaport kontrol işlemlerinden sonra uçağımıza binip  gitmeye can attığımız Hindistan uçağına bindik..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder